IQNA

Erdoğan: İslam düşmanlığı ve nefret söylemleriyle mücadelede daha kararlı adımlar atmalıyız

15:53 - December 10, 2021
Haber kodu: 3474814
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Müslümanlar, özellikle Müslüman kadınlar, dünya genelinde birçok ülkede ırkçı, ayrımcı politikaların mağduru oluyor. Teşkilat olarak İslam düşmanlığı ve nefret söylemleriyle mücadelede daha kararlı adımlar atmalıyız." dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) 16. Konferansı Açılış Oturumu'ndaki konuşmasında, katılımcıları selamladı.

Peygamberin fethini müjdelediği İstanbul'dan, katılımcılar vasıtasıyla İslam coğrafyasının dört bir yanındakilere selam ve sevgilerini gönden Erdoğan, konferansın ülkeler ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diledi.

Erdoğan, bu yılki konferansın ana temasının paylaşım, vicdan ve İslam, Filistin, göç ve Afganistan olarak belirlenmesini isabetli bulduğunu dile getirerek, konferansın icrasında görev alanlara şükranlarını sundu.

Müslümanların dünya hayatını bir imtihan meselesi olarak gördüğünü anlatan Erdoğan, "Rabb'imiz Kur'an-ı Kerim'de 'Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz. Sabredenlere müjdele.' Bu şekilde buyurmaktadır." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlık olarak son 2 yıldır şimdiye kadar 5 milyonu aşkın kişinin hayatına mal olan büyük bir salgınla mücadele edildiğini vurgulayarak, bu zorlu süreçte eski ve görevde olan milletvekillerinin de aralarında olduğu pek çok vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlattı.

Meclis'in çatısı altında ülkeye hizmet etmiş parlamenterler başta olmak üzere ebediyete uğurlananlara Allah'tan rahmet, hastalara acil şifalar dileyen Erdoğan, birliğin üyesi ülkelerde hayatını kaybedenlerin yakınlarına da başsağlığı dileklerini sundu.

Erdoğan, Kudüs'ün, Hazreti Nebi'nin, "Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılamazsanız bari oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin." diyerek ümmetine emanet ettiği mübarek bir şehir olduğunu söyledi.

Filistin meselesin herkesi bir araya getiren, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da kurulmasına vesile olan yapı taşlarından olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

​​​​​​​"Kudüs davası yalnızca Filistin'deki bir avuç cesur Müslüman'ın davası değil, İslam aleminin tamamının ortak davasıdır. Kudüs'ü savunmak insanlığı savunmak, Kudüs'e sahip çıkmak hakka, hukuka, barışa, adalete, medeniyete sahip çıkmaktır. Teşkilatın var oluş gayesi de olan Filistin davası gündemimizin en üst sıralarında yer almayı sürdürüyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı Şeria ve Kudüs'te uluslararası hukuka aykırı politikaların ve tek taraflı uygulamaların günden güne arttığını dile getirdi.

Filistinlilerin sokak ortasında acımasızca infaz edildiğini, masum Filistinli çocuklara eli kanlı terörist muamelesi yapıldığını, ibadethanelere yönelik tacizlerin sıklaştığını gördüklerini anlatan Erdoğan, aynı şekilde Gazze'ye yönelik haksız, hukuksuz, vicdansız ablukanın da devam ettiğini aktardı.

Erdoğan, "Filistin'i nefessiz bırakarak haklı davasından vazgeçirmeyi amaçlayan bu politikalar, Filistinli kardeşlerimizin şanlı direnişi sayesinde şimdiye kadar hamdolsun hedefine ulaşamamıştır. Dahası bu politikaların bir avuç fanatik dışında ne İsraillilere ne de bölge halklarına hiçbir faydası olmamıştır. Bilakis bu politikalar sebebiyle bölgede normalleşme çabaları hep akim kalmış, antisemitizm artmıştır. Gelinen aşamada herkesin bu gerçeklerin farkına vardığına inanıyorum." diye konuştu.

İşgal, şiddet ve apartheid politikalarında ısrar etmenin artık kimseye bir faydası olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"İkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa'daki Yahudilere yönelik soykırımın bedelini bugün Filistinlilere ödetmek haksızlıktır, vicdansızlıktır. Daha öncede söyledim ancak bugün burada altını çizerek tekrar ifade etmek istiyorum; biz asla acılar ve ölümler arasında ayrım yapmadık, yapmıyoruz. Babasının sırtını siper almış bir şekilde şehit edilen Muhammet Durra'nın görüntüsü nasıl yüreğimizi dağlıyorsa, Anne Frank'ın hikayesi de aynı şekilde içimizi kanatıyor. Ne suretle olursa olsun bir halkın ya da aynı inanca mensup insanların ötekileştirilmesini, düşmanlaştırılmasını asla kabul etmiyoruz. Zulüm kimden gelirse gelsin karşı durmak, mazlum kim olursa olsun elinden tutmak bizim inancımızın ve insanlığımızın bir gereğidir. Kudüs'ü 400 yıl boyunca adaletle yöneten bir ecdadın torunları olarak Filistin'de kan, gözyaşı ve zulüm görmek istemiyoruz. İspanya'dan kaçan Musevilere 5 asır önce kapılarını açmış bir millet olarak en büyük gayemiz Filistin'de kalıcı barış ve istikrarın tesisidir. Bunun yolu da her fırsatta ifade ettiğimiz gibi 1967 sınırlarında başkenti Kudüs'ü Şerif olan, bağımsız ve egemen, toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Bu anlayışla Doğu Kudüs'ün statüsü ve Mescid-i Aksa'nın kutsiyetine ilişkin hassasiyetimizi kararlılıkla sürdürüyoruz."

"İslam düşmanlığı ve nefret söylemleriyle mücadelede daha kararlı adımlar atmalıyız"

Müslümanlar olarak sadece koronavirüs veya insani krizlerle değil aynı zamanda giderek yükselen İslam düşmanlığıyla da mücadele ettiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Müslümanlar, özellikle Müslüman kadınlar, dünya genelinde birçok ülkede ırkçı, ayrımcı politikaların mağduru oluyor. Günümüzde demokrasi ve insan hakları savunuculuğu yapan birçok Batı ülkesinde nefret söylemleri siyasetle birlikte günlük hayatı da esir alıyor. Hemen her gün sokakta, iş yerinde, okulda, otobüste, pazarda, çarşıda, markette, ırkçıların saldırısına uğrayan bir vatandaşımızın, Müslüman bir hanım kardeşimizin haberini alıyoruz. Avrupalı siyasetçiler, toplumu zehirleyen bu hastalıklı akımlarla mücadele yerine adeta ateşe benzin dökerek Müslümanları ve göçmenleri hedef gösteren söylemlere sarılıyorlar. Farklı kökenlerden 35 milyon Müslüman'ın yaşadığı Avrupa'nın kardeşlerimiz için bir toplama kampına dönüşmesine izin veremeyiz. Teşkilat olarak İslam düşmanlığı ve nefret söylemleriyle mücadelede daha kararlı adımlar atmalıyız. Bu süreçte dindaşlarımızın yanı sıra daha önce benzer zulümler yaşamış Musevileri, yabancı nefretine maruz kalan göçmenleri, meselelere akıl ve vicdan penceresinden bakan Hristiyanları da yanımıza almalıyız. Farklılıklarımız olabilir, görüş ayrılıklarımız olabilir ancak mesele tüm insanlığın barış ve huzuru ise bize düşen safları büyütmektir."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, teşkilat üyesi ülkelerin samimi çaba ve dualarıyla ümmetin yarınlarının bugünden çok daha iyi, çok daha müreffeh olacağına inandığını dile getirerek, konferans vesilesiyle yapılacak istişarelerin, tüm İslam alemi açısından hayırlara vesile olmasını temenni etti.

AA

captcha