IQNA

İsrail güvenlik sistemi güvenirliğini yitirmiştir

9:46 - October 23, 2023
Haber kodu: 3482122
İSTANBUL (IQNA) - IQNA'ya verdiği röportajda Aksa Tufanı Operasyonu'nun sonuçlarını değerlendiren hukukçu-yazar Av. Emin Güneş, "Bu saatten sonra İsrail güvenlik sistemi güvenirliğini yitirmiştir. Artık ilk gün ekranlardan izlediğimiz çölden sahradan yaya kaçışlar, havaalanlarına hücum devam edecektir. Tersine göç başlamış ve giderek hızlanacaktır." dedi.

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim'de işgal rejimine karşı "Aksa Tufanı" isimli geniş kapsamlı bir operasyon başlattığını açıklamıştı.

Peki bu operasyonun Normalleşme sürecine giren Netanyahu kabinesi için siyasi sonuçları nasıl olacak ve işgal altındaki toprakların geleceğini nasıl etkileyecektir?

IQNA Haber Ajansı, Aksa Tufanı'nın önemi ve sonuçları konusunda hukukçu-yazar Av. Emin Güneş ile bir röportaj gerçekleştirdi. Aşağıda bu röportajı okuyabilirsiniz: 

1 - Hamas, Aksa Tufanı operasyonunda İsrail'in güvenlik sistemine nasıl darbe vurmayı başardı?

Hamasın vurduğu bu darbe her şeyden önce telafisi ve tamiri imkânsız bir darbedir. Hamas, İsrail halkını en zayıf yerinden vurmuştur. Yahudilerin dünya hayatını ahiret hayatına tercih ettikleri ve ölümden çok fazla korktukları tartışmasızdır. Hamasın silahlı mücadeleye başlaması zaten işgalciyi korkutmuş, İşgalci bu korkuyu aşmak için bir milyar dolar harcayarak Gazze sınırına altmış kilometre uzunluğunda ve altı metre yüksekliğinde özel elektronik donanımlı bir duvar örmüştür. Duvar, teknolojik yapısı itibarıyla yer altındaki hareketleri, ilgili taraflara iletebilecek özelliğe sahiptir. Tünelleri önlemek için yer altına da duvar örülmüştür. Etrafına duvar, tavanına da demir kubbe yapınca İsrail son derece güvenli bir yer kabul ediliyordu. Bu Siyonistlere belli bir ölçüde güven sağlamıştı. Onların hesaplarına göre Hamas hiçbir şekilde bu duvarı aşamayacak, Siyonist dilediği zaman uçak ve helikopterlerle gelip Gazze’yi bombalayıp evine dönecekti. Üstelik sadece Gazze’yi değil bütün dünyayı gece gündüz görüp gözeten(!) MOSSAD’ları vardı. Bu şartlarda dünyanın her yerindeki çapulcuları güvenle gelip mazlum Filistin halkının evlerine, barklarına, mallarına, mülklerine çöküyorlardı.

Duvarların arkasında Ebrehe’nin Filleri gibi “yürüyen kale” dedikleri merkava tankları vardı. Ama hesap etmedikleri şey Ebabil kuşları gibi Hamasın duvarların üstünden demir kubbenin altından Fillerini de sahiplerini de cehenneme gönderebileceği idi.

Bu saatten sonra İsrail güvenlik sistemi güvenirliğini yitirmiştir. Artık ilk gün ekranlardan izlediğimiz çölden sahradan yaya kaçışlar, havaalanlarına hücum devam edecektir. Tersine göç başlamış ve giderek hızlanacaktır. Amerikan ve İngiliz uçak gemilerinin Gazze önlerine gelmesi sırf bu korku ve paniği gidermek, güveni yeniden tesis etmek içindir. Ancak kalbe giren korku artık asla çıkmayacaktır.

Bu gün bu Ayet-i Kerimenin tekrar tecelli ettiği gündür. “Kitap ehlinden onlara arka çıkanları da kalelerinden indirdi ve onların kalplerine korku düşürdü. Siz (onlardan-Beni Kureyza) bir kısmını öldürüyordunuz, bir kısmını ise esir alıyordunuz.”(Ahzap 26)  

2 - Bu operasyonun siyasi sonuçları nasıl olacak? Başka bir deyişle bu operasyon Netanyahu'nun siyasi hayatına son verecek mi?

Temennimiz sadece Netanyahu’nun değil gasıp İsrail’in siyasi hayatına son vermesi olacaktır. Bu eylem 75 yıllık Filistin mücadelesinde çok önemli bir dönüm noktasıdır. İsrail siyaseti tam bir şaşkınlık içerisindedir. Bu hükumet rejimin en şahinlerinden oluşuyordu. İsrail’in en sert, en radikal hükumeti idi ve yenildi. Bu kadar aşırı sertlik yanlısı hükumet hezimet yaşamışsa ılımlı olanlar ne yapabilir.

İsrail’de siyasi istikrarsızlığın, hükumet aleyhtarı gösterilerin nedeni de direnişin kendisi idi. Demokrasiyi, hukuku rafa kaldırmakla daha iyi mücadele yapılacağını savunanlar ile hukuk içinde mücadeleyi savunanlar karşı karşıya gelmişlerdi.

Aslında İsrail Amerika ve Batının bölge poltikalarına hizmet eden taşeron bir terör örgütüdür. Emperyalizmin ileri karakol hükmündedir. Bu yüzden Amerika, “İsrail yıkılsa yenisini inşa ederiz” diyor.

Aynı şekilde direniş cephesi de Mescid-i Aksa’nın Filistinlilerin mülkiyetinde olmadığını Hamas faraza vazgeçse dahi direniş bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğini savunmaktadır. Bu mücadele sadece Filistin işgali ile de sınırlı değildir. Bölgenin tamamına yakını Amerikan üsleri vasıtası ile işgal altındadır. Kudüs’ten sonra bütün coğrafya Amerikan işgalinden kurtarılacaktır.  

3 - Aksa Tufanı operasyonuna neden İsrail tarihinde benzeri görülmemiş deniliyor?

İsrail tarihi boyunca işgal, talan ve gasp yoluyla genişliyordu. Filistin topraklarının yüzde beşinden doksanına çıkarmış, bununla yetinmemiş sınırlarını genişletip Lübnan’ın güneyini işgal etmiştir. Bu genişleme Suriye ve Anadolu’ya doğru devam edecekti. Bunun hazırlıkları yapılırken ilk şokunun Hizbullah karşısında aldığı yenilgi ile tattı ve ilerleme tersine döndü gerileme başladı. Saldırıdan savunmaya geçildi.

İsrail, saldırılarını sadece Filistinlilere yöneltmiş, ağır kuşatma altında yaşayan Filistinlileri dilediği zaman bombalayıp öldürebileceğini sanıyordu. Filistinlilerin hayat damarlarını elinde tutup bütün yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürüyordu. Böyle bir taarruzu asla beklemiyorlardı. Bu onlara Hizbullah’ın yaşattığı şoktan sonra ikinci büyük şok olmuştur. Bundan sonra sadece sığınaklar güvenli yaşam alanlarına dönüşmüştür. Ancak her bir İsraillinin ikinci bir vatanı olduğundan çocuklarını sığınaklarda büyütmek istemeyenler asli vatanlarına defolup döneceklerdir. Böyle bir süreci başlatması bakımından Aksa Tufanı operasyonu İsrail tarihinde benzeri görülmemiş bir operasyondur.

4 - İslam ülkeleri, İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılara karşı nasıl bir tavır sergilemeli?

İslam ülkelerinin birinci önceliği başlarındaki kukla yönetimlerden kurtulmaktır. Amerikan üslerinin olduğu her bir İslam ülkesi Amerika’nın siyasi, ekonomik ve askeri kontrolü altındadır. Artık Amerika bu ülkelere askeri güç kullanmadan sadece ekonomik ambargolarla diz çöktürüyor, hükumetleri değiştiriyor. Halkların tamamına yakını mazlum Filistinli kardeşlerinin yanındadır. Ancak Hükumetler halkları ile karşı karşıya gelmemek için halklarının yüzüne İsrail aleyhine konuşsa da İsraillilerle karşılaştıklarında “biz de sizdeniz” diyen münafık yönetimlerdir. Bunlar yakın bir tarihte İsrail’in güvenliği için Arap Natosu kurma teşebbüsünde bulunmuşlardır. Halkların bu işbirlikçi rejimlerden kurtulmaları öncelikli görevleridir. İsrail’le normalleşen her bir hükümet hem ümmete hem Filistin ve Kudüs davasına ihanet etmiştir.   

captcha