IQNA

Kasas Suresi’nin başında İsrailoğullarının tarihi ve Hz. Musa’nın (as) doğumu ve büyüme hikayesi yer almaktadır. Bütün bu ayetlerde fiiller geçmiş zamanda kullanılmış olup Kasas suresinin 5. ve 6. ayetlerinde beş fiilde gelecek zaman kullanılarak şöyle diyor: “Oysa biz o ülkede güçsüz düşürülenlere lutufta bulunmak, onları önderler yapmak, onları (ülkelerinin) vârisleri kılmak istiyorduk.”

“Onları belli bir yere yerleştirmek, Firavun’a, Hâmân’a ve ordularına, sakındıkları şeyi onların eliyle başlarına getirip göstermek (istiyorduk).”

Kur’an-ı Kerim’deki mustazaf kavramı güçten, programdan ve amaçtan yoksun bir unsur olmayıp aksine tekamül, iktidar ve zafer için gerekli güçlere sahipken haklı iken haksızlaştırılan iktidardaki tek adamın şiddetli baskısı altında olan kişidir. Aynı zamanda adalet, özgürlük ve dindarlık fikrinde de zayıflığa neden oluyor.

İmamlar, başkalarının taklit etmesi ve itaat etmesi gereken liderler demektir. “Munne” büyük ve ağır bir nimet lutfetmek demektir. Bu ayetteki imamet büyük bir ilahi nimettir ve Allah’ın tayinidir. Çünkü Allah onları önderler yapmak istediğini buyuruyor.

Bu ayetteki “nuridu” muzari sigası (şimdiki zaman) sürekliliği ifade eder. Aynı halde Allah’ın mutlak iradesi mustazaflar ünvanıyla zikredilir. Konu Beni İsrail’in mustazafları değildir.

Aşağıdaki ayette yer alan rivayetler, bu ilahî geleneğin genelliğine işaret etmektedir. Ayetin bağlamı her ne kadar yeryüzünde zayıflamış olan Beni İsrail kavmi ile ilgili olsa da, ayetin zahirî İlahî kanun ve iradeye işaret etmektedir. Bu takdirin gerçekleşmesinin örneğide Hz Mehdi’nin zuhuru olacaktır.

Müslim ve Buhari, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) şöyle buyurduğu bir hadis rivayet etmişlerdir: “Meryem oğlu İsa aranıza indiğinde ve imamınız aranızda olduğunda nasıl olacaksınız?”  Buradan da anlaşılacağı üzere gelecekte yeryüzünün hakimiyetini devralacak mustazafların Müslümanlar olduğu açıktır.

Müslim’in rivayet ettiği rivayette iki husustan da bahsedilmektedir. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Ümmetimden bir kabile, kıyamete kadar daima hak yolunda savaşacak, daha sonra İsa bin Meryem inecektir. O kabilenin emiri, ‘Gel, bize namaz kıldır’ diyecek. Fakat Hz İsa ‘Hayır’ diye cevap verecektir. Muhakkak ki bir kısmınız diğerinizin önderleridir. Bu, Allah’ın bu ümmete ikramıdır.”

​Bu rivayetten öncelikle bu kavmin her zaman doğru yol uğruna mücadele ettiği anlaşılmaktadır. İkincisi, bu kabilenin lideri öyle bir mevki ve keramete sahiptir ki, Ulu’l Azm peygamberi de onu takip ediyor. Şimdi imam’ın kim olduğu sorusu akla gelir.

Elliden fazla sünni kaynak Peygamber Efendimiz’in “ Mehdi benim ıtretim yani akrabamdır, Hz Fatıma’nın oğullarıdır” buyurduğunu rivayet eder.